Tom gölete bir taş attı.
- Tom threw a rock into the pond.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Havuzda yüzmemelisiniz.
- You mustn't swim in the pond.
Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.
- The pond is too shallow for swimming.
Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
- Tom pondered his next move.
Onu bir an için düşünelim.
- Let's ponder that for a moment.
Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to ponder this one.
time to ponder over its fallacies.