Gölet üç metre derinliğindedir.
- The pond is 3 meters deep.
Tom gölete bir taş attı.
- Tom threw a stone into the pond.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Gölette neredeyse hiç su yok.
- There's almost no water left in the pond.
Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.
- The pond is too shallow for swimming.
O, havuza bir taş attı.
- He threw a rock into the pond.