Onu memnun etmek zor.
- She's hard to please.
Onu memnun etmek zordur.
- He is hard to please.
Kapıyı kapatın, lütfen.
- Close the door, please.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Bu kitaptan büyük bir keyif alacaksınız.
- You will derive great pleasure from this book.
Okumak, yaşamın büyük keyiflerinden biridir.
- Reading is one of life's great pleasures.
Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
- Few things give us as much pleasure as music.
Biz kitaplardan çok zevk elde ederiz.
- We derive a lot of pleasure from books.
Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.
- Maria's eyes lightened with pleasure.
Onu mutlu etmek oldukça zordur.
- He is rather hard to please.
Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
- Please don't smoke cigarettes no matter what.
Her presentation pleased the executives.
May I help you? —Please.
Oh, please, do we have to hear that again?.
Just do as you please.
Could you tell me the time, please?.
... server, that's a computer on the internet, saying, please ...
... the interactive zone. So please stop by and check them out. ...