Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.
- This carpet is big enough to cover the whole floor.
Su, yeryüzünün yaklaşık %70'ini kaplamaktadır.
- Water covers about 70% of the earth.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Look at that mountain which is covered with snow.
Tom yeni aldığı masa örtüsüyle masayı örttü.
- Tom covered the table with the new tablecloth he'd just bought.
Onun kaybını karşılamak zorundayım.
- I have to cover his loss.
O, masrafları karşılamak için yeterli paradır.
- That's enough money to cover the expenses.
When the pot comes to a boil, cover it and reduce the heat to medium.