Fotoğraf çekmemelisiniz.
- You aren't allowed to take photographs.
Fotoğrafımızı çektirelim.
- Let's get our photograph taken.
Puro içen bir eşeği fotoğraflamak için yapılan tüm girişimler başarısız oldu.
- All attempts to photograph a donkey smoking a cigar failed.
Onlar her şehri fotoğraflamak istiyor.
- They want to photograph every city.
Fotoğrafta elimi tutuyorsun.
- You're holding my hand in the photo.
Onlar bana çok sayıda güzel fotoğraflar gösterdiler.
- They showed me a lot of beautiful photos.
Seni vurmak istemiyorum, fakat zorunda kalırsam, vururum.
- I don't want to shoot you, but I will if I have to.
Tom o gitmezse Mary'yi vurmakla tehdit etti.
- Tom threatened to shoot Mary if she didn't leave.
Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.
- Shooting from a low angle makes your legs appear longer.
She photographs well. The camera loves her.
Who's the photographer?
- Who is the photographer?
A photograph cannot explain the reasons.
- A photograph can't explain the reasons.
... A beautiful landscape photograph of ...
... Look at the sky in this photograph. ...