to penalize a state, especially for violating international law

listen to the pronunciation of to penalize a state, especially for violating international law
الإنجليزية - التركية

تعريف to penalize a state, especially for violating international law في الإنجليزية التركية القاموس.

sanction
{i} yaptırım

Yaptırımlar işe yarayabilir. - Sanctions might work.

Amerika Birleşik Devletlerinin Burmaya karşı ekonomik yaptırımları resmen sona erdi. - The United States has officially ended economic sanctions against Burma.

sanction
onaylama

Tom bunu asla onaylamaz. - Tom will never sanction this.

sanction
{i} yasaları çiğnemenin cezası
sanction
{i} hukuku ihlal nedeniyle verilen ceza
sanction
{f} tasdik et

Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi. - His father would never sanction his engagement to a girl who did not share the same religious beliefs as their family.

sanction
ceza
sanction
izin
sanction
tasdik etmek
sanction
tasdik

Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi. - His father would never sanction his engagement to a girl who did not share the same religious beliefs as their family.

sanction
{i} onay

Bu binaya girmek için yetkililerin onayını almak gereklidir. - It is necessary to obtain the sanction of the authorities to enter this building.

Tom bunu asla onaylamaz. - Tom will never sanction this.

sanction
(fiil) uygun görmek, onaylamak, izin vermek
sanction
teyit
sanction
(Mukavele) tasdik, tasvip
sanction
müeyyide,v.tasdik et: n.tasdik
sanction
kanuna itaatsizlik cezası
sanction
gen
sanction
{f} izin vermek
sanction
{f} onaylamak
الإنجليزية - الإنجليزية
sanction
to penalize a state, especially for violating international law

    الواصلة

    to pe·nal·ize a state, es·pe·cial·ly for vi·o·lat·ing in·ter·na·tion·al law

    النطق

المفضلات