Jack'i ikna etmek zordur.
- It is hard to convince Jack.
Onu ikna etmek kolay olmadı.
- It was not easy to convince him.
Tom, John'un masum olduğu konusunda Mary'yi ikna etti.
- Tom convinced Mary that John was innocent.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.