Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Beklentilerin tersine onlar kolaylıkla kazandı.
- Contrary to expectations, they won with ease.
Bitirdin mi? Tam tersine, henüz başlamadım bile.
- Have you finished? On the contrary, I have not even begun yet.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.