Sami evliliği sona erdirmek için gönülsüzce onay verdi.
- Sami reluctantly gave the OK to end the marriage.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.
- Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.
Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
- It rained for several days on end.
Arka arkaya üç gün boyunca yağmur yağdı.
- It has rained for three days on end.
Üç gün devamlı yağmur yağdı.
- It rained for three days on end.
Dört gün devamlı kar yağdı.
- It snowed for days on end.
How silent, on the other hand, lie all Cotton-trades and such like; not a steeple-chimney yet got on end from sea to sea!.
These batteries last for hours on end.
... the beginning and the end of an experience not much the middle ...
... providing people loans that can never be repaid and end up ...