to offended

listen to the pronunciation of to offended
الإنجليزية - التركية
rahatsız etmek
{s} küskün

Tom küskün olduğunu söyledi. - Tom said that he was offended.

kırgın

Tom'un kırgın olmadığını umuyorum. - I hope Tom wasn't offended.

Tom kırgın olabilirdi. - Tom could've been offended.

{s} dargın

Tom gerçekten dargın olduğunu söyledi. - Tom said that he was really offended.

Tom dargın olmadığını söyledi. - Tom said he wasn't offended.

{s} gücenmiş

Gücenmiş hissetmek için kesinlikle hiçbir nedenin yok. - You have absolutely no reason to feel offended.

O, onun söylediklerinden gücenmiş gibi görünüyordu. - She seems to have been offended by what he said.

{s} küs

Sen herkesi küstürdün. - You offended everybody.

Tom küskün olduğunu söyledi. - Tom said that he was offended.

darılmak
incitilen
çarpılmak
ağrınmak
küsmek
incinmek
{f} incit

Onu incittiği için özür diledi. - He apologized for having offended her.

Seni incittiysem özür dilerim. - I apologize if I offended you.

incit(mek)
incit
alınmak
to offend
küstürmek

Seni küstürmek için ne yaptığımdan emin değilim. - I'm not sure what I've done to offend you.

الإنجليزية - الإنجليزية
{s} insulted; emotionally hurt; violated
someone who is offended is angry and upset by someone's behaviour or remarks feel/look/sound offended
hurt or upset; "she looked offended"; "face had a pained and puzzled expression"
past of offend
hurt or upset; "she looked offended"; "face had a pained and puzzled expression
to offended

    التركية النطق

    tı ıfendıd

    النطق

    /tə əˈfendəd/ /tə əˈfɛndəd/

    فيديوهات

    ... offended over. ...
    ... If I've offended any newspaper journalists ...
المفضلات