to model, make, plan, contrive, arrange

listen to the pronunciation of to model, make, plan, contrive, arrange
الإنجليزية - التركية

تعريف to model, make, plan, contrive, arrange في الإنجليزية التركية القاموس.

form
{i} davranış

Davranış vaazın en yüksek biçimidir. - Behaviour is the highest form of preaching.

form
{i} tarz

Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir. - Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.

form
{i} karakter

Karakteristik demokrasi, ülke yönetiminin bir şeklidir. - Representative democracy is one form of government.

form
{i} vücut

Tom eski bir vücut geliştirmeci. - Tom is a former bodybuilder.

form
{f} şekillendirmek
form
{i} tavır
form
basılı kağıt
form
olmak

Tom çok resmi olmak zorunda değildi. - Tom didn't have to be so formal.

Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi. - Tom came here to help us fill out these forms.

form
geliştirmek
form
görünüş
form
form
form
çeşit

Çeşitli bulut oluşum türleri vardır. - There are several kinds of cloud formations.

Ben bir iş bulduktan sonra bile hala bir çeşit müziğe devam etmek isteyeceğimi düşünüyorum. - Even after I get a job, I think I'll still want to continue some form of music.

form
düzenlenmek
form
kondisyon
form
şekil

Karanlıkta bir şekil belirdi. - A form appeared in the darkness.

Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı. - Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.

form
hal

'person''ın çoğul hali 'people''dır, 'persons' değildir. - The plural form of 'person' is 'people', not 'persons'.

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

form
teamül
form
düz

Düz bir sıra oluşturun. - Form a straight line!

form
{f} 1. şekil vermek, biçim
form
{i} sınıf

On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım. - Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.

Biçim geçici, sınıf kalıcıdır. - Form is temporary, class is permanent.

الإنجليزية - الإنجليزية
{v} form
to model, make, plan, contrive, arrange
المفضلات