Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.
- I've been to Osaka to ask after my sick friend.
Tavsiye sormaktan çekinme.
- Don't hesitate to ask for advice.
Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
- The pupil held up his hand to ask a question.
Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
- I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
- You have only to ask for it and it will be given to you.
Sadece onu istemek zorundasın.
- You have only to ask for it.
Tom Mary'yi fırın satışında onun yardım etmesini rica etmek için aradı.
- Tom called Mary to ask her to help at the bake sale.
Tom Mary'den büyük bir iyilik rica etmek istedi.
- Tom wanted to ask Mary for a big favor.
Tom baloya Mary'yi davet etmek istedi.
- Tom wanted to ask Mary to the prom.
Tom bana Mary'yi dansa davet etmek istediğini söyledi.
- Tom told me that he intended to ask Mary to the dance.
O, ona nerede yaşadığını sordu.
- He asked her where she lived.
O, ona nerede yaşadığını sordu.
- She asked him where he lived.
Tom sadece şansını denedi ve Mary'ye çıkma teklif etmek için aradı.
- Tom just took a chance and called Mary to ask her out.
Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.
- Tom finally mustered up the courage to ask Mary out.