Sadece evet ve hayır diyen biriyle bir konuşmayı sürdürmek zor.
- It is difficult to keep up a conversation with someone who only says yes and no.
Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.
- I had to study hard to keep up with the other students.
Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.
- I couldn't run fast enough to keep up with them.
Tom'la devam etmek zor.
- It's hard to keep up with Tom.
Böylesine büyük bir evi geçindirmek için çok para gerekir.
- It takes a lot of money to keep up such a big house.
The NRA is pumping groundwater into the River Itchen in Hampshire to keep up its flow and is trying to save three streams, the Tong, the Little Stour and the Dour from going dry this summer.