Onlar tüm plandan vazgeçmekten başka seçenekleri olmadığını kabul ettiler.
- They agree that they have no choice but to give up the whole plan.
Tom asla vazgeçmek istemedi fakat seçeneği yoktu.
- Tom never wanted to give up, but he had no choice.
Hayalinden umudunu kesmek zorundaydı.
- She had to give up her dream.
Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
- I guess it was too much to hope for.
Umutlanmak umutsuzluktan iyidir.
- To hope is better than to despair.
Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
- I guess it was too much to hope for.
They gave him up for dead.