Bir iş aramak için New York'a geldi.
- He came to New York in order to look for a job.
O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.
- She went out to look for a taxi.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
- Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
İngilizce bir kitap okurken bilmediğin her kelimeye sözlükten bakmak pek harika bir fikir değil.
- When you're reading an English book, it isn't a great idea to look up every word you don't know.
Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
- Both of them went to the window to look outside.
He spent his life looking for the truth.
... disabled, we care for them. And we look for discovery and innovation, all these thing ...
... And what I'm going to look for is I'm in the ...