to look at; to turn the eyes toward

listen to the pronunciation of to look at; to turn the eyes toward
الإنجليزية - التركية

تعريف to look at; to turn the eyes toward في الإنجليزية التركية القاموس.

look
{i} bakış

Yüzünde dalgın bir bakışı vardı. - She has an absent look on her face.

Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum. - If looks could kill, I'd be dead by now.

look
{f} görünmek, gözükmek: He looks ill. Hasta görünüyor
look
{f} göstermek

O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor. - She wears high heels to make herself look taller.

Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı. - My friend doctored his ID to make it look like he was 18.

look
{i} bakma

Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır. - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.

Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti. - She asked me to look after her baby in her absence.

look
iyileşmek
look
(Askeri) faal
look
görünmek

Kim genç ve seksi görünmek istemez ki? - Who doesn't want to look young and sexy?

Erkekler erkeksi görünmek isterler. - Men like to look masculine.

look
okşamak
look
{f} bak

Karlarla örtülü şu dağa bak. - Look at that mountain which is covered with snow.

O bana baktı ve gülümsedi. - She looked at me and smiled.

look
dikkat etmek

Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın. - You'll have to look out for Tom.

Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım. - I have an obligation to look out for Tom's interests.

look
{f} ummak
look
nazar etmek
look
(fiil) bakmak, görünmek; ummak, ümit etmek; göstermek
look
look about etrafına bakmak
look
bakın

Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı. - The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.

Sözlükte o sözcüğe bakın. - Look that word up in the dictionary.

look
{f} s_h.bak+e.görün
look
{i} yüz ifadesi
look
{i} nazar
الإنجليزية - الإنجليزية
look
to look at; to turn the eyes toward
المفضلات