Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- Mother looked at me with tears in her eyes.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Lütfen ne zaman isterseniz içeri gelip sergimize bir göz atmak için tereddüt etmeyin.
- Please do feel free to come in and take a look at our exhibition anytime.
Pul koleksiyonuna bir göz atmak istiyorum.
- I'd like to have a look at your stamp collection.
Bu Japon arabasına bak.
- Look at this Japanese car.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Look at that mountain which is covered with snow.
Baştan çıkarıcı bakışların var.
- You have bedroom eyes.
Tom'un gözlerinde terör bakışını gördüm.
- I saw the look of terror in Tom's eyes.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Tom'un delikli bir kaşı var.
- Tom has a pierced eyebrow.
Çiçekler bakmak için çok güzeldi.
- The flowers were very beautiful to look at.
O, postere bakmak için durakladı.
- He paused to look at the poster.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
- His eye was swollen and his nose was bleeding.
Babamla aynı görüşü paylaşmıyorum.
- I don't see eye to eye with my father.
Ben normal görüşe sahibim.
- I have normal eyesight.
Try to look at it from Tom's point of view.
- Try to look at it from Tom's point of view.
... the Chief Operating Officer of Facebook. And her ideas, her willingness to look at data ...
... your pension? OBAMA: You know, I ' I don't look at my ...