Sen yokken evine göz kulak olmak için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to look after your house while you're away.
Tom annesine göz kulak olmak zorunda.
- Tom has to look after his mother.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Tom büyük özenle kalktı.
- Tom rose with great care.
Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
- Great care has been taken to use only the finest ingredients.
Bu kediye bakmak zorundayım.
- I have to look after this cat.
Çocuklara bakmak zorunda kaldım.
- I had to look after the children.
Onun hiçbir kaygısı yok.
- He is free from care.
Birkaç kişi kaygısız.
- Few people are free from cares.
Lucy'nin annesi ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- Lucy's mother told her to look after her younger sister.
Yarın köpeğime bakar mısın lütfen?
- Would you please look after my dog tomorrow?
İyi bir işçi her zaman aletleriyle ilgilenir.
- A good workman always takes care of his tools.
Bebekle kim ilgilenecek?
- Who will take care of the baby?
Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.
- Cares and worries were pervasive in her mind.
Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.
- Don't worry. I'll take care of that.
Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
- I wonder if you have ever really cared for me.
Young children can learn to give a damn about a pet.
He asked me to look after his daughter while he was away.
... girl that we have to look after, and ...