to live in, or as in, a cabin; to lodge

listen to the pronunciation of to live in, or as in, a cabin; to lodge
الإنجليزية - التركية

تعريف to live in, or as in, a cabin; to lodge في الإنجليزية التركية القاموس.

cabin
{i} kabin

Kabinenin her üyesi mevcuttu. - Every member of the cabinet was present.

Tom'un göl yakınında küçük bir kabini var. - Tom has a small cabin on the lakefront.

cabin
kamara

Kamaramdan güverteye gittim. - I went on deck from my cabin.

Tom kamaraya geri gitti. - Tom has gone back to the cabin.

cabin
tahta kulübe
cabin
pilot kabini
cabin
{i} uçakta öndeki özel bölüm
cabin
tahdit etmek
cabin
{i} kulübe

Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşardı. - Naoki was poor and lived in a cabin.

Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı Abraham Lincoln, Kentucky'de bir kulübede doğdu. - Abraham Lincoln, the 16th president of the United States, was born in a log cabin in Kentucky.

cabin
{f} kabin veya kamarada yaşamak
cabin
kamara/kulübe/kabin
cabin
{i} hücre
cabin
cabin class ikinci sınıf
cabin
cabin boy kamarot
cabin
küçük bir yere kapamak
الإنجليزية - الإنجليزية
cabin
to live in, or as in, a cabin; to lodge
المفضلات