Işık yılı, ışığın bir yılda gittiği mesafedir.
- A lightyear is the distance that light travels in one year.
Güneş bizi ışık ve ısı verir.
- The sun gives us light and heat.
Dışarısı hâlâ aydınlık.
- It's still light outside.
Hava hâlâ aydınlıkken eve gitti.
- He went home while it was still light.
O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Sorumluluk omuzda hafiftir.
- The burden is light on the shoulder.
Lütfen gittiğinizde ışıkları kapatınız.
- Please turn out the lights when you leave.
Güneş bizi ışık ve ısı verir.
- The sun gives us light and heat.
Gözümde nursun ...ve başımda tacın.
- You're the light of my eyes ... and crown of my head.
Bu dizüstü bilgisayar ince ve hafif.
- This laptop is thin and light.
İyi olması için pâte brisée ince ve dilimler hâlinde olmalıdır.
- To be good, pâte brisée should be light and flaky.
Bir mum yakmak karanlığı lanetlemekten daha iyidir.
- It is better to light a candle than to curse the darkness.
Daha açık bir renk tercih ederim.
- I prefer a lighter color.
Durumla ilgili ayrıntılı açıklaman benim anlamamı sağladı.
- Your detailed explanation of the situation has let me see the light.
Tom lamba anahtarını açtı.
- Tom clicked the light switch on.
Lambanın ışığı siste parıldıyordu.
- The light of the lamp glimmered in the fog.
Sigaran ve ateşin var mı?
- Have you got a cigarette and a light?
O, soğuk olmasına rağmen ateşi yakmadı.
- Though it was cold, he didn't light the fire.
Yükü hafifletmek zorundayız.
- We have to lighten the load.
Tom Mary'yi dudaklarından hafifçe öptü.
- Tom kissed Mary lightly on the lips.
Tom Mary'yi yanağından hafifçe öptü.
- Tom kissed Mary lightly on the cheek.
Bu ayakkabılar ışıklı.
- These shoes have lights in them.
Işık dalgaları uzayda ve farklı türde malzemelerde yolculuk ederler.
- Light waves travel through space and various kinds of materials.
Tom otomobilin sis farlarını açtı.
- Tom turned on the car's fog lights.
Genellikle az eşya ile seyahat etmeye çalışırım.
- I usually try to travel light.
Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.
- To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.
Okuma için parlak bir ışığınız var mı?
- Do you have a bright light for reading?
Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
- The square was illuminated by bright lights.
Karanlık pencereden gelen bir ışık pırıltısı vardı.
- There was a glimmer of light from the dark window.
Bu resmi çakmakla yak.
- Burn this picture with a lighter.
Lütfen bir mum yakın.
- Please light a candle.
Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
- It can harm your eyes to read in the sun's light.
Hayat yağmur ve güneş ışığı, kar ve ısı, gök gürültüsü ve şimşek ve de kış ve yazdan oluşur.
- Life consists of rain and sunshine, of snow and heat, of thunder and lightning, and of winter and summer.
Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.
- The red lamp lights up in case of danger.
Tom lamba anahtarını açtı.
- Tom clicked the light switch on.
Gün ışığı ortalığı aydınlatır, acılar da ruhu.
- Sun lights the landscape, pain illuminates the soul.
Sami bir daha gün ışığını görmeyi hak etmiyor.
- Sami doesn't deserve to see the light of day again.
Long after lay he musing at her mood, / Much grieu'd to thinke that gentle Dame so light, / For whose defence he was to shed his blood.
I made some light comment, and we moved on.
This artist clearly had a light, flowing touch.
I prefer to travel light.
She lit her last match.
Can you throw any light on this problem?.
Picasso was one of the leading lights of the cubist movement.
Now these notions are twofold, actions or habits , which are durable lights and notions, which we may use when we will.
The average length of a light on a 15x15 grid is 7 or 8.
She fell out of the window but luckily lit on her feet.
This light beer still gets you drunk if you have enough of it.
We took a light aircraft down to the city.
I lit upon a rare book in a second-hand bookseller's.
My bag was much lighter once I had dropped off the books.
... Maybe you've taken a picture in low light, particularly ...
... remission, it was like this light bulb ...