Onu kaldırmak için yeterince güçlüdür.
- He's strong enough to lift that.
Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
- Tom is too weak to lift himself.
O asansör çok gürültü yapıyor.
- That lift makes a lot of noise.
Asansörün otomatik bir kapısı var.
- The lift has an automatic door.
Bu masa Patty'nin kaldırması için çok ağırdı.
- This desk was too heavy for Patty to lift.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- He wouldn't even lift a finger.
Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- He hurt his arm lifting so much weight.
Yoshio kutuyu kaldırmama yardım etti.
- Yoshio helped me lift the box up.
Bunu kaldırmama yardım eder misin?
- Can you help me lift this?
The lift came into the shop dressed like a country gentleman, but was careful not to have a cloak about him, so that the tradesman could see he had no opportunity to conceal any goods about his person.
... It gave our country a huge lift at the time, and it's ...
... of your lift-off mass to orbit, typically. ...