Baharın gelmesiyle birlikte her şey yavaş yavaş yeniden hayata dönüyor.
- With the coming of spring, everything is gradually coming to life again.
O, yeni okuldaki hayata kendini alıştırmayı çok zor buldu.
- He found it very difficult to adjust himself to life in the new school.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
- The man was given a life sentence.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Allah'tan başka bir ilâh yoktur ve Muhammed, Allah'ın elçisidir.
- There is no god but God, and Muhammad is the messenger of God.
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Yetmiş ya da seksen yıl bir insanın normal yaşam süresidir.
- Seventy or eighty years is the normal span of a man's life.
Bir kelebeğin ortalama yaşam süresi ne kadar?
- What's the average lifespan of a butterfly?
Tom yaz boyunca bir cankurtaran olarak çalıştı.
- Tom worked as a lifeguard during the summer.
Tom yerel bir yüzme havuzunda bir cankurtaran.
- Tom is a lifeguard at the local swimming pool.
Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.
- He seems to be oppressed by his monotonous daily life.
Günlük yaşantından memnun musun?
- Are you satisfied with your daily life?
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Tom kısa sürede kendini okul hayatına alıştırdı.
- Tom soon adapted himself to school life.
Pek çok dinler ölümden sonra hayat vadediyor.
- Very many religions promise life after death.
Tom, anti-nükleer enerji hareketine hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the anti-nuclear-energy movement.
Onun yüzsüzce meydan okuma hareketi neredeyse hayatına mal oluyordu.
- His brazen act of defiance almost cost him his life.
Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.
- You are the most important person in my life.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.
- He saved the child at the risk of his own life.
Onlar şehir hayatına can atıyorlar.
- They are longing for city life.
Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi.
- The doll was surprisingly lifelike.
Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.
- The most instinctive act of nearly every creature is to protect its young, and with humans, this response persists for a lifetime.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
- Take a fresh look at your lifestyle.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
...I realize as never before how cheap and valueless a thing is life. Life seems a joke, a cruel, grim joke. You are a laughable incident or a terrifying one as you happen to be less powerful or more powerful than some other form of life which crosses your path; but as a rule you are of no moment whatsoever to anything but yourself. You are a comic little figure, hopping from the cradle to the grave. Yes, that is our trouble--we take ourselves too seriously; but Caprona should be a sure cure for that. She paused and laughed.
The life of this milk carton may be thousands of years in this landfill.
He gets up early in the morning, works all day long — even on weekends — and hardly sees his family. That's no life!.
She's my love, my life.
His life of the founder is finished, except for the title.
Scoring 1000 points is rewarded with an extra life.
And he is the life of the party at the Musgroves for precisely this reason: the navy has made him into a great storyteller.
... The elements made by stars will become the seeds of life on Earth ...
... It's so that when you're in stress response and your life ...