Bir yatırımcı grup firmanın kaldıraçlı satın alımını deniyor.
- An investors' group is attempting a leveraged buy-out of the firm.
İhtiyacım olan şey kaldıraçtır.
- What I need is leverage.
Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.
- Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world.
Taşı bir manivela vasıtasıyla kaldırdılar.
- They lifted the rock by means of a lever.
Taşı bir manivela vasıtasıyla kaldırdılar.
- They lifted the rock by means of a lever.
Ayar kolunu yukarı doğru hareket ettirerek koltuk yüksekliğini ayarlayabilirsiniz.
- You can adjust the seat height by moving the adjustment lever up.
Kolun üstüne bastırınız.
- Press down on the lever.
Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.
- Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever.
Specifically, a bar of metal, wood or other rigid substance, used to exert a pressure, or sustain a weight, at one point of its length, by receiving a force or power at a second, and turning at a third on a fixed point called a fulcrum. It is usually named as the first of the six mechanical powers, and is of three kinds, according as either the fulcrum F, the weight W, or the power P, respectively, is situated between the other two, as in the figures.