Son yaprak düştüğünde, ben de gitmeliyim.
- When the last leaf falls, I must go, too.
Bir yaprak gibi titriyordu.
- She trembled like a leaf.
Onun kitabından bir sayfa al.
- Take a leaf out of his book.
Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
- Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
- Meg found a four leaf clover.
The train car has one single-leaf and two double-leaf doors per side.
gold leaf.
... And that leaf is, nope, it's not possible. ...