to lament; to bewail; to bemoan

listen to the pronunciation of to lament; to bewail; to bemoan
الإنجليزية - التركية

تعريف to lament; to bewail; to bemoan في الإنجليزية التركية القاموس.

weep
{f} ağlamak

Zavallı küçük kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı. - The poor little girl did nothing but weep.

Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı. - He did nothing but weep when he heard of his mother's death.

weep
göz yaşı dökmek
weep
{f} gözyaşı dökmek
weep
{f} (wept)
weep
ağlama nöbeti
weep
{f} ağla

Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı. - He did nothing but weep when he heard of his mother's death.

Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi? dedi. - In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?

weep
{f} iltihap akıtmak
weep
zırlamak
weep
{f} sızmak
weep
{f} damlamak
weep
{i} gözyaşı dökme
weep
{f} özsu akıtmak
weep
{f} akıtmak
weep
{i} ağlama

Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı. - My mother did nothing but weep.

Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı. - She began to grumble and then to weep.

الإنجليزية - الإنجليزية
weep
to lament; to bewail; to bemoan
المفضلات