to know, understand, acknowledge

listen to the pronunciation of to know, understand, acknowledge
الإنجليزية - التركية

تعريف to know, understand, acknowledge في الإنجليزية التركية القاموس.

con
aleyhte

Tom Boston'a taşınmayı düşündü ama aleyhte karar verdi. - Tom considered moving to Boston, but decided against it.

Lehte aleyhte önerileri tarttık. - We weighed the pros and cons.

con
{f} dolandırmak
con
{i} hilekâr
con
aleyhte çekit/kimse
con
tutuklu

Hakim tutuklunun suçsuz olduğuna karar verdi. - The judge concluded that the prisoner was innocent.

con
karşı olan

Onun politikalarına karşı olanları mahkûm etti. - He condemned those who opposed his policies.

con
(zarf) aleyhte, karşı
con
z. karşı, aleyhte
con
kazık
con
edat

İsimler, zamirler, fiiller, sıfatlar, zarflar, makaleler, edatlar, bağlaçlar, ve ünlemler İngilizcede konuşma parçalarıdır. - Nouns, pronouns, verbs, adjectives, adverbs, articles, prepositions, conjunctions, and interjections are the parts of speech in English.

con
con spirito canlı olarak
con
mahkum/kazık/karşı oy
con
{f} dümen kullanmak
con
{i} karşı tartışma
con
argo suçlu
con
öntakı ile
con
(fiil) dikkatle okumak, incelemek, dolandırmak, kandırmak, yutturmak, dümen kullanmak, gemi idare etmek
con
beraber

Tom ve ben konserde beraber oturduk. - Tom and I sat together at the concert.

con
aleyhinde

Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi. - Tom considered leaving school, but decided against it.

Patron Tom'u işten kovmayı düşündü fakat bunun aleyhinde karar verdi. - The boss considered firing Tom, but decided against it.

الإنجليزية - الإنجليزية
con

Of muses, Hobbinol, I con no skill. — Edmund Spenser.

to know, understand, acknowledge
المفضلات