to justify; to give grounds for

listen to the pronunciation of to justify; to give grounds for
الإنجليزية - التركية

تعريف to justify; to give grounds for في الإنجليزية التركية القاموس.

warrant
garanti etmek
warrant
garanti

Garanti normal aşınma ve yıpranmayı içermemektedir. - The warranty doesn't cover normal wear and tear.

Mary'nin çamaşır makinesi, garantinin bitmesinden bir hafta sonra bozuldu. - Mary's washing machine broke down a week after the warranty had run out.

warrant
yetki
warrant
teminat
warrant
{i} izin belgesi
warrant
salahiyet
warrant
desteklemek
warrant
(Ticaret) varan
warrant
ilam
warrant
güvence
warrant
ruhsal
warrant
haklı göstermek
warrant
(Kanun) tutuklama emri

Şirketin muhasebecisi için bir tutuklama emri yayımlandı. - An arrest warrant was issued for the company's accountant.

warrant
mazur göstermek
warrant
{i} vekâletname
warrant
(fiil) yetki vermek, mazur göstermek, izin vermek, ruhsat vermek, garanti etmek, temin etmek, kefil olmak
warrant
{i} yetki belgesi
warrant
{i} hak

Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik. - We agreed that his actions were warranted.

Tom'un tutuklanması için haklı bir nedenim var. - I have a warrant for Tom's arrest.

warrant
salahiyet vermek
الإنجليزية - الإنجليزية
warrant

Circumstances arose that warranted the use of lethal force.

to justify; to give grounds for
المفضلات