Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.
- They held her in high esteem as their benefactor.
Tom Mary'yi yüksek itibarda tutuyor.
- Tom holds Mary in high esteem.
Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
- I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
Kendine saygın ne kadar düşük olursa o kadar fazla olumsuz şeylere odaklanmaya niyet edersin.
- The lower your self esteem, the more you tend to focus on negative things.
The Earth, which I esteem unable to reflect the rays of the Sun.