to judge; to estimate; to appraise

listen to the pronunciation of to judge; to estimate; to appraise
الإنجليزية - التركية

تعريف to judge; to estimate; to appraise في الإنجليزية التركية القاموس.

esteem
itibar

Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu. - They held her in high esteem as their benefactor.

Tom Mary'yi yüksek itibarda tutuyor. - Tom holds Mary in high esteem.

esteem
{i} saygı

Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim. - I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.

Kendine saygın ne kadar düşük olursa o kadar fazla olumsuz şeylere odaklanmaya niyet edersin. - The lower your self esteem, the more you tend to focus on negative things.

esteem
{f} itibar et
esteem
gözüyle bakmak
esteem
ihtiram
esteem
takdir etmek
esteem
saygı göstermek
esteem
{f} kanısında olmak
esteem
saymak
esteem
kıymet
esteem
itibar etmek
esteem
kıymet vermek
esteem
{i} rağbet
esteem
hürmet
esteem
zan
esteem
inan/say
esteem
(isim) saygınlık, saygı, itibar, sanı, kanı, rağbet
esteem
(fiil) değer vermek, saygı duymak, takdir etmek, addetmek, kanısında olmak, inanmak
الإنجليزية - الإنجليزية
esteem

The Earth, which I esteem unable to reflect the rays of the Sun.

to judge; to estimate; to appraise
المفضلات