to indicate in a written form

listen to the pronunciation of to indicate in a written form
الإنجليزية - التركية

تعريف to indicate in a written form في الإنجليزية التركية القاموس.

say
{f} söylemek

Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim. - I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.

Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı. - Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.

say
{i} söz sırası
say
söyle

Onu başka bir şekilde söyle. - Say it in another way.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. - I've got nothing to say to him.

say
tutmak
say
{i} son söz

Son sözümü söylemedim! - I didn't say my last word!

Ne yazık ki, Tom bununla ilgili son sözü söyleyen kişi değil. - Unfortunately, Tom isn't the one who has the final say on this.

say
{f} bildirmek

Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi. - I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.

say
(isim) söz, laf, son söz
say
{f} okumak (dua)
say
{f} farzetmek
say
{f} demek

Onu söyledim, ama onu demek istemedim. - I did say that, but I didn't mean it.

Keşke onun hakkında fikrini söylemese ve sadece onun ne demek istediğini söylese. - I wish she wouldn't pussyfoot about it and just say what she means.

say
{f} etmek (dua)
say
etmek okumak bildirmek
say
{f} varsaymak
say
{f} (said) demek, söylemek
say
{i} denilen şey, söz
say
{f} tekrarlamak

Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın. - If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.

الإنجليزية - الإنجليزية
say
to indicate in a written form

    الواصلة

    to in·di·cate in a writ·ten form

    التركية النطق

    tı îndıkeyt în ı rîtın fôrm

    النطق

    /tə ˈəndəˌkāt ən ə ˈrətən ˈfôrm/ /tə ˈɪndəˌkeɪt ɪn ə ˈrɪtən ˈfɔːrm/
المفضلات