الإنجليزية - التركية
تعريف to increase the rate at which something occurs في الإنجليزية التركية القاموس.
- speed
- sürat
Ben azami sürat yapıyorum.
-I'm doing the speed limit.
Son sürat gitmek istiyorum.
-I want to go full speed.
- speed
- ivinti
- speed
- hız sınırını aşmak
- speed
- çabuk gitmek
- speed
- eski uğurlu kılmak
- speed
- {i} çabukluk
- speed
- geç
Seni harekete geçireyim.
-Let me bring you up to speed.
İşte bir hız arabası geliyor, geçelim!
-Here comes a speeding car, let's cross!
- speed
- {i} vites
- speed
- {i} ışığa duyarlık
- speed
- eski uğur
- speed
- {f} yolunu açık etmek
- speed
- {i} başarı
- speed
- {i} hızlılık
- speed
- uğur getirmek
- speed
- vitesli
- speed
- hızla gitmek
- speed
- (fiil) yolunu açık etmek, uğurlamak, yolcu etmek, hızlandırmak, hız yapmak, süratli gitmek, başarılı olmak
- speed
- {f} hızlandırmak
Tom süreci hızlandırmak için elinden geleni yaptı.
-Tom did his best to speed up the process.
- speed
- {f} (sped/--ed) çabuk gitmek, hızla gitmek, süratle gitmek
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to increase the rate at which something occurs في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- speed
Such interventions can help to speed the process of reducing CBRs and help countries pass through the demographic transition threshold more quickly.
to increase the rate at which something occurs
الواصلة
to in·crease the rate at which some·thing occursالتركية النطق
tı înkris dhi reyt ät hwîç sʌmthîng ıkırzالنطق
/tə ənˈkrēs ᴛʜē ˈrāt ˈat ˈhwəʧ ˈsəmᴛʜəɴɢ əˈkərz/ /tə ɪnˈkriːs ðiː ˈreɪt ˈæt ˈhwɪʧ ˈsʌmθɪŋ əˈkɜrz/
Resimler
المفضلات