Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.
- Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
Brown etrafının çevrildiğini gördü.
- Brown saw that he was surrounded.
Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
- An old man sat surrounded by his grandchildren.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.