Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.
- He was surrounded by the crowd.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
- Music surrounds our lives like air.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.