to imagine guilt; to have a suspicion or suspicions; to be suspicious

listen to the pronunciation of to imagine guilt; to have a suspicion or suspicions; to be suspicious
الإنجليزية - التركية

تعريف to imagine guilt; to have a suspicion or suspicions; to be suspicious في الإنجليزية التركية القاموس.

suspect
{f} kuşkulanmak
suspect
{i} şüpheli

Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır. - Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.

Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı. - The police arrested a suspect in connection with the robbery.

suspect
{i} sanık

Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış. - The suspect reportedly stole computers.

suspect
şüpheli kişi
suspect
şüpheli şahıs
suspect
şüphe duymak
suspect
sakıncalı
suspect
su götürür
suspect
suçlu olduğuna inanmak
suspect
şüphelen(mek)
suspect
kuşku duymak, şüphe etmek: I suspect his motives. Onun niyetlerinden kuşku duyuyorum. All of us suspected him. Hepimiz ondan şüphe
suspect
değerinden şüphe etmek
suspect
{f} şüphe etmek
suspect
(Tıp) Şüpheli, suspekt
suspect
hakkında kötü düşünmek
suspect
kuşku duymak
suspect
{s} kuşkulu

Tom'un onu önümüzdeki hafta yapacağından kuşkuluyum. - I suspect Tom will do that next week.

Ondan hoşlanmayacağından kuşkuluyum. - I suspect that you won't like it.

suspect
zannetmek
الإنجليزية - الإنجليزية
suspect
to imagine guilt; to have a suspicion or suspicions; to be suspicious

    الواصلة

    to im·ag·ine guilt; to have a sus·pi·cion or suspicions; to be sus·pi·cious

    النطق

المفضلات