O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.
- Great was her surprise when she knew the fact.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Burada ne yapıyorsun? diye şaşkınlıkla bana sordu.
- What are you doing here? he asked me in surprise.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.