Son olarak o Amerika'ya gitti.
- Lastly, she went to America.
Devenin belini kıran son saman çöpü.
- The last straw breaks the camel's back.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
Geçen yıl Londra'ya gittik.
- We went to London last year.
Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir.
- This is the hotel where we stayed last year.
Son olarak o Amerika'ya gitti.
- Lastly, she went to America.
Onu son olarak ne zaman gördün?
- When did you see her last?
Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
En sonunda hatasını anladı.
- At last, he realized his error.
Konuşma otuz dakika sürdü.
- The speech lasted thirty minutes.
Yağmur bir hafta sürdü.
- The rain lasted a week.
Geçen yıl Flipinlerde, depremler ve deprem dalgaları 6000'den fazla kişinin ölümüne sebep oldu.
- Last year in the Philippines, earthquakes and tidal waves resulted in the deaths of more than 6,000 people.
Dün gece babam huzurlu bir ölümle öldü.
- My father died a peaceful death last night.
Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.
- I'll lend you money, but mind you, this is the last time.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
I don't know how much longer we can last without reinforcements.