Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- I'm glad to hear that she is unmarried.
Teorilerinden bir tane daha işitmekle ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in hearing any more of your theories.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Haberi dinlemek için güçlükle bekleyebildim.
- I could hardly wait to hear the news.
Biz bir sonuca ulaşmadan önce, Tom'un görüşünü en azından bir kez dinlemek istiyorum.
- I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
- I heard that Tom wanted to learn French.
Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum.
- I've heard French is a difficult language to learn.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
- I've been looking forward to hearing from you for weeks.