to have in common

listen to the pronunciation of to have in common
الإنجليزية - التركية

تعريف to have in common في الإنجليزية التركية القاموس.

share
paylaşmak

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın. - You have to share the cake equally.

Tatlımı benimle paylaşmak ister misin? - Would you like to share my dessert with me?

share
Paylaşım

Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır. - This city has a public bike share program.

share
{f} ortak kullanmak
share
istihkak
share
hak

O, payını hak ediyor. - He deserves his share.

Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı. - Tom and Mary shared stories about their life in Boston.

share
(Kanun) ortaklık

Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır. - Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.

share
(Bilgisayar) paylaştır
share
paylaşımda bulunmak
share
{f} bölüşmek
share
üleş
share
taksim etmek
share
{i} kâr payı

Kar payını talep etti. - He claimed his share of the profits.

Tom'un kar payı vardı. - Tom had a share in the profits.

share
aksiyon
share
hisse senedi

Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi. - Share prices have been erratic this last month.

share
hisse/pay
share
(isim) pay, hisse, sermaye payı, katılım, kâr payı, hisse senedi, saban demiri
share
{i} sermaye payı
share
bölüştürmek
share
{f} anlatmak, söylemek
share
(fiil) paylaşmak, bölüşmek, katılmak, iştirak etmek, ortak kullanmak
الإنجليزية - الإنجليزية
share
{f} shared, joint; sharing the same with another person or others; by all
to have in common

    الواصلة

    to have in com·mon

    التركية النطق

    tı häv în kämın

    النطق

    /tə ˈhav ən ˈkämən/ /tə ˈhæv ɪn ˈkɑːmən/
المفضلات