Sana iyi şans dilemek için geldim.
- I came to wish you good luck.
Sadece sana şans dilemek için uğradım.
- I just stopped by to wish you luck.
Onunla evlenmeyi arzu etti.
- He wished to marry her.
Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.
- I forced him into complying with my wish.
Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
- It's an American tradition to make a wish on your birthday.
Üçüncü dilek mi? Adam şaşırdı. Birinci ve ikinci dileği dilememişsem, o nasıl üçüncü dilek olabilir ki?
- Third wish? The man was baffled. How can it be a third wish if I haven't had a first and second wish?
Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
- She cremated him against his wishes.
İnşallah isteklerin gerçekleşir.
- I hope your wishes will come true.
Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
- Everybody wished he had been elected governor.
Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
- There were times when Tom wished he hadn't married Mary.
Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- I understand you wish to contact your husband.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.