to have a particular direction; to run; to stretch; to tend

listen to the pronunciation of to have a particular direction; to run; to stretch; to tend
الإنجليزية - التركية

تعريف to have a particular direction; to run; to stretch; to tend في الإنجليزية التركية القاموس.

trend
{i} eğilim

Bunun bir eğilim olduğunu sanmıyorum. - I don't think it's a trend.

Bu son yirmi yıldır eğilimdi. - This has been the trend for the past twenty years.

trend
{i} meyil
trend
{i} eğilim; akım: an upward trend in sales satışlarda artış eğilimi
trend
{f} yönelmek
trend
{i} yön

Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var. - There's a trend these days towards small families.

trend
{f} eğimli olmak
trend
{f} eğilim göster

Bu konu Twitter'da eğilim gösteriyor. - This topic is trending on Twitter.

trend
cereyan
trend
(Ticaret) eğilim yüzdesi
trend
yönseme
trend
(Bilgisayar) yönelim

Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var. - There's a trend these days towards small families.

trend
akım
trend
moda

Mary en son moda trendleri hakkında her şeyi bilir. - Mary knows everything about the latest fashion trends.

Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler. - The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens.

trend
temayül etmek
trend
(Askeri) YANLIŞ MEYİL: Ateş destek gemisinin yanlış hız belirtmesinin neden olabileceği şekilde top mermisinin yanlış meyille düşmesi
trend
(Tıp) Temayül, eğilim
trend
trendyen son modayı izleyen
trend
{f} yönelmek, eğilim göstermek
trend
(isim) akım, yön, eğilim, meyil, gidişat
الإنجليزية - الإنجليزية
trend
to have a particular direction; to run; to stretch; to tend
المفضلات