to have a fancy for; to be pleased with; to like; to fancy

listen to the pronunciation of to have a fancy for; to be pleased with; to like; to fancy
الإنجليزية - التركية

تعريف to have a fancy for; to be pleased with; to like; to fancy في الإنجليزية التركية القاموس.

fantasy
fantezi

O, bir fantezi dünyasında yaşıyor. - He lives in a world of fantasy.

Sen sadece kendini bir fantezi ile teselli ediyorsun! - You're just comforting yourself with a fantasy!

fantasy
{i} kurgu
fantasy
garabet
fantasy
düşlem
fantasy
hayal

Tom bir hayal dünyasında yaşıyor. - Tom lives in a fantasy world.

Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir. - The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.

fantasy
düş

Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar. - Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.

fantasy
düş gücü
fantasy
{i} kuruntu
fantasy
{i} acayip fikir
fantasy
{i} müz. fantezi
fantasy
{i} imgelem
fantasy
(isim) düş, fantezi, hayal, hayal gücü, imgelem, kuruntu, kurgu, vehim, acayip fikir
fantasy
{i} fantezi, düşlem, sınırsız hayal veya hayal gücü
fantasy
(Tıp) Hayal, hülya, kuruntu
fantasy
{i} hayal gücü
الإنجليزية - الإنجليزية
fantasy
to have a fancy for; to be pleased with; to like; to fancy
المفضلات