to happen, take place

listen to the pronunciation of to happen, take place
الإنجليزية - التركية

تعريف to happen, take place في الإنجليزية التركية القاموس.

fortune
talih

Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti. - He had the good fortune to be rescued from the burning building.

fortune
{i} tâlih

Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti. - He had the good fortune to be rescued from the burning building.

fortune
şans

Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu. - Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.

Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı. - He had the good fortune to marry a pretty girl.

fortune
{i} kısmet
fortune
{i} servet

Babam bana büyük bir servet bıraktı. - My father left me a large fortune.

O çok çalışma sayesinde bir servet yaptı. - He has made a fortune through hard work.

fortune
çok para
fortune
{i} kader

Herkes kendi kaderini çizer. - Everybody is the architect of their own fortune.

Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın. - You'll make a fortune by taking a chance.

fortune
fortune hunter bilhassa evlenme yolu ile zengin olmak isteyen kimse
fortune
hayır

Tom bütün servetini hayır için bağışladı. - Tom donated his entire fortune to charity.

Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı. - Sami left his entire fortune to charity.

fortune
devran
fortune
meymenet
fortune
bakı
fortune
gelecek
to take place
cereyan etmek
fortune
{i} baht
fortune
tesadüf
fortune
fortunetelling falcılık
fortune
{i} zenginlik
fortune
fortuneteller falcı
fortune
kaza

Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazanma şansım vardı. - I had the fortune to win the first prize in the speech contest.

O, bir servet kazanmadı, servet onu kazandı. - He has not acquired a fortune; the fortune has acquired him.

الإنجليزية - الإنجليزية
fortune
to happen, take place
المفضلات