Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
- Paris did her best to defend her liberties.
Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom made no attempt to defend himself.
Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
- I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
- They defended their country against the invaders.
Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.
- We have to defend our country from the foreign aggression.
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.