Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.
- It makes my head swim to hear you say that.
Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
- Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Tom işitmekte zorluk çekiyor.
- Tom has a hard time hearing.
Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin?
- Do you want to hear the new song I'm working on?
Biz bir sonuca ulaşmadan önce, Tom'un görüşünü en azından bir kez dinlemek istiyorum.
- I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
Tüm yapmanız gereken bu cümleyi ezbere öğrenmek.
- All you have to do is to learn this sentence by heart.
Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
- Everyone has to learn the words by heart.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.
- Leave your message after hearing the beep.
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I am looking forward to hearing from you soon.