Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Tom işe geri dönmek zorunda.
- Tom has to get back to work.
Onu son kez aradığımda, bana İtalya'ya geri dönmek istediğini söyledi.
- The last time I called her she told me that she wants to get back to Italy.
Tom işe geri dönmek zorunda.
- Tom has to get back to work.
Boston'a geri dönmek zorundayım.
- I have to get back to Boston.
Geri gelmekten çok memnundum.
- I was very glad to get back.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Keşke tekrar çocukluğuma geri dönsem.
- I wish I'd get back to my childhood again.
Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
- Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
Geri almaktan çok memnun oldum.
- I was very glad to get back.
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
When I get back from holiday, I expect the house to be tidy.
I lent her my guitar over the Christmas holidays, and will get it back when the term starts.
... people hired. If we have more people hired, if we get back manufacturing jobs, if we get ...
... I get back attacked ...