Tom'u takip etmek zorundayız.
- We have to follow Tom.
Biz onu takip etmek zorunda değiliz.
- We don't have to follow her.
Siz beyefendiler beni izlemek ister misiniz?
- Would you gentlemen like to follow me?
Yapmanız gereken bütün şey beni izlemektir.
- All you have to do is follow me.
Onlara dava açmak istemiyorum.
- I don't want to sue them.
Ona dava açmak istemiyorum.
- I don't want to sue her.
Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to follow Mary.
Biz onu takip etmek zorunda değiliz.
- We don't have to follow her.
Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
- The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
- His dog follows him wherever he goes.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
- To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
- He signaled that I should follow him.
Köpek beni evime kadar izledi.
- The dog followed me to my home.
Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
- The dog followed its master, wagging its tail.
Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- All that you have to do is to follow his advice.
O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to follow those orders.
Sadece talimatlara uymak zorundasın.
- You only have to follow the instructions.
Onların talimatlarına uymak zorundayız.
- We have to follow their instructions.
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacım var.
- I need the following items.
Aşağıdaki soruları İngilizce olarak yanıtlayın.
- Answer the following questions in English.
Neden seni dava etmek isteyeyim?
- Why would I want to sue you?
Tom'u dava etmek istemiyorum.
- I don't want to sue Tom.
Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.
- Mr. Smith sued them for damages.
Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
- We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
Sorular sormayın. Sadece emirlere uyun.
- Don't ask questions. Just follow orders.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.
though oft looking backward, well she vewd, / Her selfe freed from that foster insolent, / And that it was a knight, which now her sewd, / Yet she no lesse the knight feard, then that villein rude.
Follow these instructions to the letter.
Follow that car!.
... I'd rather be sick than have to follow through ...
... treatment or follow up. ...