to flow in a continuous or steady manner, like a liquid

listen to the pronunciation of to flow in a continuous or steady manner, like a liquid
الإنجليزية - التركية

تعريف to flow in a continuous or steady manner, like a liquid في الإنجليزية التركية القاموس.

stream
{i} akarsu

Tom akarsuyu birkaç kilometre izledi. - Tom followed the stream for a couple of kilometers.

Tom sonunda akarsu üzerinden atlamayı denemeye karar verdi. - Tom finally decided to try jumping over the stream.

stream
{i} nehir
stream
akarsu akıntısı
stream
akarca
stream
akın halinde gitmek
stream
su
stream
akış

Tanaka öğretim tarihinin akışına aykırıdır. - Tanaka's teaching goes against the stream of history.

Bu yeni fikirlerin bir akışını getiren bir şeydi. - It was something which brought a stream of new ideas.

stream
akmak

Bir dere göle akmaktadır. - A stream flows into the lake.

stream
akıntı

Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir. - To strive against the stream requires courage.

Tekne akıntıyla sürüklendi. - The boat drifted down the stream.

stream
{i} sel: Streams of water ran down the steps. Sular merdivenlerden aşağı sel gibi akıyordu. People were coming and going in
stream
(rüzgârda) dalgalanmak
stream
{i} dere; çay
stream
{i} akım
stream
(Tıp) Sıvı akımı, seyir halindeki herhangi bir sıvı akıntısı
stream
{i} sel
stream
{f} uçuşmak
stream
(Askeri) RADAR YANILTICI MALZEMENİN SAÇILMASI (KATI, RASTGELE ARALIKLARLA PARALANMA)
الإنجليزية - الإنجليزية
stream
to flow in a continuous or steady manner, like a liquid
المفضلات