Her şeyi ayarlamak zorunda kaldık.
- We had to adjust everything.
John'un yaptığı gibi bu cihazı ayarlamak için hiç kimsenin yeterli bilgisi yok.
- Nobody has enough knowledge to adjust this equipment like John did.
Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.
- As is often said, it is difficult to adjust yourself to a new environment.
LASIK, kornea yüzeyini düzeltmek için kullanılan bir lazerdir.
- In LASIK, a laser is used to adjust the surface of the cornea.
LASIK, kornea yüzeyini düzeltmek için kullanılan bir lazerdir.
- In LASIK, a laser is used to adjust the surface of the cornea.
Herhangi bir düzenleme yapmadım.
- I didn't make any adjustments.