İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler.
- The two lovers sat face to face, drinking tea.
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
- Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
- Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
Bununla yüzleşmek zorunda kalacaksın.
- You will have to face it.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Tom onunla tek başına yüz yüze gelmek zorunda değil.
- Tom doesn't have to face it alone.
Bir dinozorla yüz yüze gelmek eğlenceli bir deneyimdi.
- Coming face to face with a dinosaur was a funny experience.
Adını öğrenmeden ve yüzünü görmeden önceleri de sana âşıktım.
- Twice and thrice had I loved thee before I knew thy face or name.
Yaşlılık nedir? Önce isimleri unutursun, sonra yüzleri unutursun, sonra fermuarını çekmeyi unutursun, sonra onu indirmeyi unutursun.
- What is old age? First you forget names, then you forget faces, then you forget to pull your zipper up, then you forget to pull it down.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Evim işlek bir caddeye bakmaktadır.
- My house faces a busy street.
Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
- Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
Dış görünüşe bakılırsa, hiçbir şey daha makul olamazdı.
- On the face of it, nothing could be more reasonable.
Tom sık sık facebook'ta motivasyon alıntılar postalar.
- Tom often posts motivational quotes on Facebook.
Altı Facebook hesabımdan biri, Facebook tarafından askıya alındı.
- One of my six Facebook accounts was suspended.
Asla yüzünü tekrar görmek istemiyorum.
- I never want to see your face again.
Bu kadar çok dost yüzler görmekten mutluyum.
- I'm happy to see so many friendly faces.
İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
- Britain faced dangerously low supplies of food.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Suratına bir yumruk attı.
- He punched her in the face.
Suratına bakınca kaybolduğu anlaşılıyor.
- His face says that he lost.
Mutlu bir gülümsemeyle görünüşü kurtarabilirsiniz.
- You can save face with a happy smile.
Onun yüzünde her zaman ciddi bir görünüş var.
- She always has a serious look on her face.
Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
- Seen at a distance, the rock looked like a human face.
Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
- She has an absent look on her face.
Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
Mutlu bir gülümseme ile yüzünüzü koruyabilirsiniz.
- You can save face with a happy smile.
Haberi aldığı için beti benzi attı.
- His face turned pale to hear the news.
Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
- I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
- Tom's face is badly bruised.
Face the sun.
The face of the cliff loomed above them.
She has a pretty face.
Why the sad face?.
The fans cheered on the face as he made his comeback.
Turn the chair so it faces the table.
The bunkers faced north and east, toward Germany.
They turned to boat into the face of the storm.
I'm going to have to face this sooner or later.
He managed to show a bold face despite his embarrassment.
I'll be out in a sec, just let me put on my face.
... learned how to face pump. ...
... Well, if I could have a whole new face, that ...