Benim anavatanımla bağlarımı yenilemek arzusu hissediyorum.
- I feel the desire to renew my ties with my native country.
Pasaportumu yenilemek zorundayım.
- I have to renew my passport.
Benim aboneliğimi yenilemem gerekiyor.
- I need to renew my subscription.
Tom onların onun vizesini yenileyeceklerinden emin değildi.
- Tom wasn't sure they would renew his visa.