to exhibit to view, appear, prove, tell, teach

listen to the pronunciation of to exhibit to view, appear, prove, tell, teach
الإنجليزية - التركية

تعريف to exhibit to view, appear, prove, tell, teach في الإنجليزية التركية القاموس.

show
{i} sergi

Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi. - Our company's showroom was a hit with the ladies.

Sergi salonumuz genç bayanlarca çok sevildi. - Our showroom made a hit with young ladies.

show
{i} revü
show
{i} sonuç

Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi. - Her health screening showed no negative results.

Tom'un güç antrenmanı sonuçları göstermeye başladı. - Tom's strength training began to show results.

show
{i} şov

Ugly Betty dünyadaki en popüler televizyon şovlarından biri. - Ugly Betty is one of the most popular television shows in the world.

O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam. - He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.

show
{i} girişim
show
{i} fırsat

Ne yapabileceğini göstermen için bu büyük bir fırsat. - This is a big opportunity for you to show what you can do.

Dün gece bir meteor yağmuru görmek için iyi bir fırsat sağladı. - Last night provided a good opportunity to see a meteor shower.

show
{i}

Bana işin inceliklerini gösterdi. - He showed me the ropes.

O, işi için hiç gayret göstermedi. - She shows no zeal for her work.

show
azamet
show
tv program

En sevdiğim TV programı iptal edildi. - My favorite TV show's been canceled.

Hangi TV programı en çok seversiniz? - Which TV show do you like the most?

show
delalet etmek
show
görünüş
show
{f} belli etmek
show
içeriye götürmek
show
{f} kendini göstermek
show
göz önüne koymak
show
{f} öğretmek
show
{f} belirtmek
show
{f} açıklamak delâlet etmek
show
eski veya shew göstermek
الإنجليزية - الإنجليزية
{v} show
to exhibit to view, appear, prove, tell, teach
المفضلات