İnsanlar mazerette bulunma eğilimindedir.
- People are apt to make excuses.
Öyle bir mazereti kabul edemem.
- I cannot accept an excuse like that.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.
- There is no excuse for your actions.
İnan bana, o özür işe yaramayacak.
- Believe me, that excuse ain't gonna fly.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
- There is no excuse for such behavior.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?
- Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station?
Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.
- The teacher excused me for being late for class.
Rahatsızlık için bizi affet.
- Excuse us for the inconvenience.
Bize bir saniye izin verir misin?
- Would you excuse us for a second?
Biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for just a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.
... I used to consult to businesses ' excuse me, to hospitals and to health care providers. ...
... With half of college kids graduating this year without a college ' excuse me, without ...